Kayıtlar

Ekim, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SAVUNMA SANAYİ 2023 HEDEFİ

  Türk savunma sanayi firmaları Malezya, BAE, Suudi Arabistan, Endonezya, Cezayir, Azerbaycan, Bahreyn Pakistan, Bangladeş, Makedonya, Türkmenistan, Gürcistan, Mısır, Katar, Güney Kore, Ürdün gibi birçok ülkeye savunma ürünleri ihraç ediyor. Önümüzdeki dönemde ihraç ürünleri içerisinde yurt içi katılımın artırılması ve ihracatın daha sistematik bir hale getirilmesi hedefleniyor. Gelişmiş ülkelerde savunma bütçelerinin yüzde 5-15 arasındaki bir oranının Ar-Ge’ye ayırıldığım belirten SSM Müsteşan Murad Bayar, ülkemiz için yüzde 5 oranı bile esas alınsa, yıllık 500 milyon dolann üzerinde bir kaynak ihtiyacının ortaya çıkacağını söylüyor. 2023 yılında Türk savunma sanayini ilk 10 ülke arasına sokmayı hedeflediklerini dile getiren Bayar, “Bu yolda, 2016 yılı savunma ve havacılık ihracatının 2 milyar dolar, sektör cirosunun 8 milyar dolara ulaşmasını öngörüyoruz. Tüm kara ve deniz araçlan ile helikopter ve insansız hava araç-lannın yurtiçinde geliştirilmesi için çaba sarf ediyoruz” diyor.

KOBİ'LERE YURT DIŞI FIRSATLAR

  Türk yatırımcı kuruluşları için önemli bir ihracat fırsatı da yabancı savunma firmalarının Türkiye’de gerçekleştirdikleri projelerden doğan offset yükümlülükleri. 2010 yılı sonu ‘itibariyle yabancı firmaların (görüşmesi süren projeler hariç) yaklaşık 8 milyar dolarlık offset yükümlülüğü bulunuyor. Savunma ürünlerinin yurt dışı satışları uluslararası anlaşmalarla düzenleniyor ve bazı izin ve sınırlamalara tabi. Bu sınırlamalar dışında savunma ürünlerinin yurt dışı satışında en önemli koşulun, ürününüzün kendi silahlı kuvvetleriniz tarafından kullanılıyor olması olduğunu belirten yetkililer, şunları ekliyor: “Eğer alt yüklenici iseniz ve ürününüz ana yüklenicinin sağlayacağı ürünün bir parçası ise yurt dışı açılım için önemli bir adım atmışsınız demektir. Bu nedenle; - KOBİ’lerin çok iyi bir ürün ve pazar analizi yapmaları, -Tedarik zincirlerini anlamaları, -Uluslararası tedarik mekanizmaları ve standartlar konusunda bilgi sahibi  olmaları, gerekiyor. Bu sektör, yalnız fiy

KOBİ’LERE YOL HARİTASI

  Savunma sanayi zincirine dahil olmak . isteyen KOBİ’lerin dört katmanlı yol haritası izlemeleri gerekiyor. 1• En üst katmanda pazar ve ürün hedefleri bulunuyor. Burada KOBİ’lerin, “Kime ne satacağım, alıcıda çeşitlenmeyi nasıl sağlayacağım?’ gibi sorulara gerçekçi cevaplar verebildiği bir iş planı olması gerekiyor. 2• İkinci katmanda, istenen ürünlere ulaşmak için gereken teknolojileri ve altyapıları edinme ye yönelik çalışmalar yer alıyor. Kümelenme, işbirlikleri, AR-Ge projeleri bu katmanda önem kazanıyor. 3• Üçüncü katman amaca uygun örgüt ve insan kaynaklarının oluşturulması çalışmalarını içeriyor. İleri teknoloji alanlarında çalışacak insan kaynağı konusunda önemli sıkıntıların olduğu Türkiye’de, nitelikli iş gücünün tercihi genellikle savunma sanayi alanında faaliyet gösteren ana yükleniciler lehinde oluyor. Bu nedenle KOBİ’ler için insan kaynakları istihdam stratejileri diğer sektörlerden daha fazla öneme sahip. 4• Son katmanda ise; Tüm bu yapıyı işletecek ve yönetecek,

KOBI’LERE ÖNERİLER

  Savunma projelerinin uzun soluklu projeler olduğu biliniyor. Bir alanda, konseptlerin geliştirilmesinden tedarik çalışmalarına kadar geçen hazırlık süresi bazen 10 yılı geçebiliyor. Bu sürecin çok iyi izlenmesi, ilişkilerin çok önceden kurulması ve KOBİ’lerin gereken zamanda, gereken nitelikte bilgi, ürün ya da hizmetle projeye katılmaya hazır olması gerekiyor.   Firmaların bilgi ve teknoloji varlıklarının, ürünlerinin ve üretim altyapılarının mevcut ya da gelecek projeler açısından ne ifade ettiğini değerlendirmeleri gerekiyor.    KOBİ’lerin başarılı olmaları için; teknoloji yönetimi, sistem mühendisliği, proje yönetimi ve sözleşme yönetimi alanlarında uzmanlaşmaları gerekli. KOBİ’lerin çift-kullanımlı ürün ve teknolojilere yönelmeleri, üretim hizmeti veriyorlarsa alıcılarını da bu şekilde çeşitlendirmeleri öncelikli bir stratejik tercih olmalı. JET MOTORU GELİŞTİRİYOR   Sektörün gelişmesinde bu alanda önemli yatırımlar yapan ve yoğun Ar-Ge çalışmaları yürüten şirketlerin payı

KOBİLERE YÖNELİK DESTEKLER

  Ülkemizdeki destek uygulamaları açısından bakıldığında savunma sanayiinde yer alan KOBİ’lere özel bir programın varlığından söz edilemiyor. Ancak, Milli Savunma Bakanlığı, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) savunma teknoloji yol haritasına uygun ürün ve teknoloji geliştirme hedefli AR-Ge projelerini destekliyor. Ayrıca, KOBİ’lerin, SSM’nin tedarik tabanını KOBİ’lere yaygınlaştırma stratejisi ile OFFSET UYGULAMASINI bir destek ve teşvik unsuru olarak değerlendirmelerinde yarar var. Eğer uygun ürünle SSM’nin karşısına çıkarlarsa güçlü bir pazarlama desteği bulacaklarına kesin gözüyle bakılıyor. Uluslararası tanıtım, fuar katılımları gibi konularda da SSM ile birlikte hareket etme fırsatı önemli bir pazarlama desteği olarak değerlendirilebiliyor. KOBİ’lere sağlanan Ar-Ge desteklerini; İşletme ve proje destekleri olarak iki sınıfta değerlendirmek gerekiyor. Birinci ( İşletme Grubunda) grupta; - Teknoparklarda sağlanan kurumlar ve gelir vergisi avantajları, - Sanayi ve Teknoloji Bakan

KOBİLERE FIRSATLAR

  Yakın geçmişe kadar savunma sanayine yönelik neredeyse her şeyi ithal eden Türkiye artık olgunluk dönemine girdi. Türk savunma sanayi kendi tankını, helikopterini, gemisini, insansız hava uçağını üretebilir konuma çok yaklaştı. Sektörün büyüklüğü 3.5 milyar dolar, yarattığı istihdam ise 50 bini geçiyor. İhracat rakamı da bu yıl 1 milyar doları aşacak. Sektörde KOBİ’lere yönelik birçok fırsat da mevcut. Savunma Sanayi Müsteşarlığı ana yüklenici şirketlere KOBİ’lerle işbirliği zorunluluğu getiriyor. Şu anda yüzde 52 olan savunma sanayiinde yerli mamül kullanım oranının, yüzde 70-80’lerin üzerine çıkarılması hedefi var. Tüm bunlara baktığımızda savunma sanayi, önümüzdeki 10 yılda KOBİ’ler için büyük bir girişim fırsatı olarak öne çıkıyor. 1980’lerin başına kadar savunma sanayiine yönelik neredeyse her şeyi ithal eden Türkiye, katma değeri artıncı önlemlerin alınarak tasanma odaklanıl-ması ve yoğun Ar-Ge çalışmalannın desteklenmesiyle birlikte farklı bir noktaya ulaştı. Öyle ki 2003 y

GARANTİLİ SATIŞ

  Türk Savunma Sanayinin güçlenmesi için, Garantili Satış, Büyüme ve Karlılığı sağlamak ve sürdürülebilir kılmak için; Tesis Güvenlik Belgesi (TGB) alarak işe başlayınız.. Garantili satış, büyüme ve karlılığı sağlamak için, Türk Savunma Sanayi şirketlerinden birisi olmak, son zamanlarda çok önemli bir hale geldi. Ülkemizin Güvenliği ve Milletimizin Refah seviyesini yükseltmek "Türk Sanayileşme Hareketinin" itici gücüdür. Türkler tarih boyunca, "Barış ve Huzur" için, savaşçı bir ulus olmuştur. Bu nedenle Savaşmayı bilen biz Türklerin, gelecekte Dünya Savunma Sanayinde çok önemli bir yere sahip olacağını tahmin etmek çok zor olmayacaktır. Türk Savunma Sanayi, sanayileşme hareketimizin lokomotifi olarak görev yapacaktır. Böyle bir gerçeği görebilen, güçlü bir geleceğe, vizyona sahip olmak isteyen şirketler, ister HİZMET, ister HARP, SİLAH ve ARAÇ, GERÇLERİ üreterek Türk Savunma Sanayinin bir parçası olabilirler.

Tesis Güvenlik Belgesi Ön Şartları

5202 Sayılı "Savunma Sanayii Güvenliği" Kanununa dayalı MSY 317-2 C yönergesine göre. Tesis Güvenlik Belgesi almak isteyen şirketlerin göz önünde bulundurmaları gereken şartlar şunlardır; TESİS GÜVENLİK BELGESİ ALIMINA İLİŞKİN ÖNCELİKLE YERİNE GETİRİLMESİ GEREKEN OLMAZSA OLMAZ HUSUSLAR 1.Şirketin sahibi, hissedarları, yönetim kurulu üyeleri, genel müdürü, genel müdür yardımcılarının adli sicil kayıtlarının olumlu olması, 2.Başvuru yapılacak şirketin girmiş olduğu ihalelerden yasaklı olmaması, 3.Tesis Güvenlik belgesi alınacak yer bir binanın herhangi bir katı ise mutlaka belediyeden kat numarası olan bir yer olması, 4. Kontrole Tabi Malzeme Listesinde belirtilen ürün ve hizmetlerden birisi ile ilgili başvuru yapılabilecek olması, 5.Yapılandırılacak Tesiste ; Giriş kontrolu nizamiyesi, kontrollü oda, konrollu bölge, bilgi işlem odası, toplantı odası, tesis güvenlik  koordinatör odası  gibi yerlerin oluşturulabilecek olması, 6.Bu yerler içinde kontrollü oda v

Savaş ve Ekonomi

  Savaşı savunmak hiç akılcı görünmese de, savaşin vatan toprakları dışında tutulması şartıyla, bir ülkenin tüm ekonomik yapısını canlandırdığı da bir gerçektir. Büyük dünya savaşları incelendiğinde her birinin süresi içinde ve sonrasında bir çok keşif ve icatların yapıldığı, sanayinin canlandığı, çağlara damgasını vuracak bir çok önemli teknolojik yeniliklerin yanı sıra ülkelerin sosyo-psikolojik yapısını da güçlendiği görülür.   Osmanlı İmparatorluğu döneminde, savaşlar İslamiyeti yayma amacı ile birlikte devlet hazinesine büyük girdiler sağlıyor, bu kaynaklar Osmanlı ekonomisini canlandırıyordu. O dönemde de savaşlar özellikle ana vatının dışında tutuluyordu. Osmanlı Devletinin çöküş döneminde, bu savaşlar ana vatan içinde olup, Osmanlı orduları vatan sınırlarını koruyamayacak şekilde zafiyete uğradıklarında, ülke ekonomisi de çökmeye başlamıştı.   Gerçekte savaş, güçlü bir ekonomi ve sanayiye sahip olan ülkelerin kalkışabileceği siyasi ve son çaredir. Kıbrıs'a ilk müdahalede,