Savaş ve Ekonomi

  Savaşı savunmak hiç akılcı görünmese de, savaşin vatan toprakları dışında tutulması şartıyla, bir ülkenin tüm ekonomik yapısını canlandırdığı da bir gerçektir. Büyük dünya savaşları incelendiğinde her birinin süresi içinde ve sonrasında bir çok keşif ve icatların yapıldığı, sanayinin canlandığı, çağlara damgasını vuracak bir çok önemli teknolojik yeniliklerin yanı sıra ülkelerin sosyo-psikolojik yapısını da güçlendiği görülür.
  Osmanlı İmparatorluğu döneminde, savaşlar İslamiyeti yayma amacı ile birlikte devlet hazinesine büyük girdiler sağlıyor, bu kaynaklar Osmanlı ekonomisini canlandırıyordu. O dönemde de savaşlar özellikle ana vatının dışında tutuluyordu. Osmanlı Devletinin çöküş döneminde, bu savaşlar ana vatan içinde olup, Osmanlı orduları vatan sınırlarını koruyamayacak şekilde zafiyete uğradıklarında, ülke ekonomisi de çökmeye başlamıştı.
  Gerçekte savaş, güçlü bir ekonomi ve sanayiye sahip olan ülkelerin kalkışabileceği siyasi ve son çaredir. Kıbrıs'a ilk müdahalede, uçaklarımızın yedek lastikleri olmadığı için Türkiye bu çareyi kullanamamıştı.Ve biz özellikle ellilerden sonra sürekli "alan el" olduğumuz için, "veren el"in her konumda kontrolu altındaydık.
 Kıbrıs Harekatı sonrasında,Amerikan ambargosu, bizi uykumuzdan uyandıran son darbe oldu. Bundan sonra, yüce milletimiz, Kurtuluş Savaşında yaptığı gibi, ordusunun güçlendirilmesi için çok büyük fedakarlıklar yaptı.Bu gün, Türkiye ordusu için elzem olan harp silah, araç ve gereçlerini kendi imkan ve kabiliyetleri ile üreten, halen bunları dünya piyasalarında pazarlayan bir yapıya ulaştı.
  Bilgi Çağına girdiğimiz zamanımızda,  her türlü mal ve hizmet ticareti internet üzerinde e-ticaret olarak yapılmaktadir. Yakın bir gelecekte dünyada bütün pazarlar birbirlerine ve rekabete açık hale gelecektir. Halen bu dönemde ülkeler kendi potansiyellerini dikkate alarak, dünya piyasalarına mal ve hizmet üreten şirketler, trösler, karteller oluşturmaktadırlar. Bu şirketlerin ve milyarder iş adamlarının çokluğu, o ülkenin gücünün göstergesidir. Aslında tam bu noktada dünya ekonomik savaşı başlamış olacaktır. Ekonomisi büyük karlar yapan ülkeler, pazar olarak düşündükleri ülkelerdeki kredi kurumlarına, bankalara, büyük şirketlere  ortak olacak, daha sonra satın alarak ülkenin tamamını, bir tek kurşun atmadan, ekonomik olarak istila edeceklerdir.      
  Sonuç olarak, tarihimizden aldığımız dersler ışığında,
  * Savaş, gelişme için elzemdir,
  * Sanayisi, ekonomisi güçlü olmayan ülkelerin şavaşma olanağı yoktur.
  * Savaş mümkün olduğu kadar ana vatan dışında tutulmalıdır,
  * Çağımızda, ekonomik savaşta ayakta kalamayan ülkeler, diğerlerinin ekonomik esareti altında kalmaktan kurtulamayacaklardır.
     Unutmayalım ki; Veren el, alan elden her zaman üstündür.
     Saygılarımla.
     






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tesis Güvenlik Belgesi Ön Şartları

KOBİLERE YÖNELİK DESTEKLER

SAVUNMA SANAYİ 2023 HEDEFİ